Nurdan mahlûk idi, insan idi
Cebhesinde nûr-i Hak tâbân idi
Pâk-sîret hâlisü’l-vicdan idi
Hak-perestdi sâhibu’l-îmân idi
‘Utlubu’l-hayr’a yüzü burhân idi
Hayrına ahyâr anın hayrân idi
Her ne dense şânına şâyân idi
Hâsılı İNSAN idi İNSAN idi
(Hüseyin Vassaf)
Melek-sîmâ kardeşime,
Kutlu bir yolculuğa çıkmışsın Betülüm, gelemedim uğurlamaya… Selamlar söyledik sana buralardan, melekler ulaştırmıştır Betülüm. Sana sormayacağım yolculuğun nasıldı, oralar nasıl diye Betülüm. Sen ne kadar anlatsan da biz bu dünyalık muhayyile ile idrak edemeyiz oraların güzelliklerini…
Senden ayrıyken hatıraların yoldaşlık ediyor bana güzel arkadaşım. İlk tanıştığımızda sana yaklaşık iki saat tezimi anlatmıştım da pür-dikkat dinlemiştin. Sonraları nerede karşılaştıysak hep aynı şekilde ihtimam gösteren, vefâlı, kadir-şinas güzel bir insan gördüm karşımda. Tanışmakla müşerref olduğum Selma teyze, sevgili anneciği ne güzel yetiştirmiş dedim her karşılaştığımızda, ilmek ilmek dokumuş adeta… Sizde içtiğim kayısı kompostosuna ‘taze’ yerine ‘canlı’ dediğimdeki gülüşün geliyor aklıma, beyaz gelinlik içindeki pür-nûr edan… Bizimkisi bal mumundan kanatlarla güneşe yapılan bir seyahatmiş Betülüm öyle ki keşke diyorum Rabbim bizi daha evvel karşılaştırsaymış…
Hepimizin geleceği o yerlere sen bizden önce vardın canım arkadaşım. Ayrıldığım çok arkadaşım oldu, onlarla döneceklerini bilmenin tesellisi vardı, seninle ise sana kavuşmanın özlemi var içimde Betülüm… Bizimkisi ayrılık değil canım kardeşim… Rabbimin sonsuz mağfireti üzerine olsun, seni Efendimize komşu eylesin Betülüm…
Özlem, hasret, selam ve dua ile…
Şeyma